1 Gün: Sabah Antalya Havalimanı'nda saat 06:30'da SunExpress kontuarında buluşarak, saat 08:00'de Kayseri'ye hareket edecek uçağımızda yerlerimizi alıyoruz. Yaklaşık bir saat on beş dakikalık keyifli bir uçuşun ardından, Kayseri'ye varıyoruz. Havalimanında bizi bekleyen konforlu otobüsümüze yerleştikten sonra, Doğu Anadolu'nun kalbine doğru yolculuğumuza başlıyoruz.
Darende'nin kalbindeki Somuncu Baba Türbesi'nin huzur veren mekanında başlıyoruz. Somuncu Baba, 14. yüzyılın önemli sufi alimlerinden biri olarak bilinir ve Anadolu'nun manevi hayatında derin izler bırakmıştır. Türbe ziyaretimizin ardından, Tohma Kanyonu'nun milyonlarca yıllık jeolojik oluşumunun yarattığı heybetli duvarları arasında ilerlerken, Günpınar Şelalesi'nin serin sularının coşkusuna tanık oluyoruz. Bu doğal güzellikler, adeta bir tablo gibi gözlerimizin önüne seriliyor.
Öğle yemeğimizi, Malatya'nın yöresel lezzetlerini sunan bir restoranda alarak, bu kadim şehrin zengin mutfağının tadını çıkarıyoruz. Malatya'nın kayısısı ile meşhur mutfağı, Mezopotamya ve Anadolu'nun kesişim noktasında bulunması sebebiyle, birçok farklı kültürden etkilenmiştir. Ardından, Elazığ'a doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. Fırat Nehri'nin sularıyla beslenen Karakaya Baraj Gölü üzerindeki tarihi Kömürhan Köprüsü'nden geçerken, barajın büyüleyici manzarasını seyrediyoruz. Kömürhan Köprüsü, Doğu Anadolu'yu batıya bağlayan önemli bir geçiş noktasıdır.
Elazığ'a vardığımızda, ilk durağımız Urartu Krallığı'na kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olan Harput Kalesi. Tarihi dokusuyla bizi büyüleyen bu kaleden, Elazığ'ın eşsiz manzarasını kuşbakışı izliyoruz. Ardından, Artuklu döneminin önemli yapılarından olan Ulu Camii'nin manevi atmosferini soluyor, Harput Konakları'nın geleneksel mimarisine hayran kalıyor ve Akkoyunlu dönemine ait Arap Baba Türbesi'ni ziyaret ediyoruz. Harput, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve zengin bir kültürel miras bırakmıştır.
Harput'un tarihi sokaklarında geçireceğimiz serbest zamanın ardından, Elazığ'ın modern yüzünü yansıtan ve konforlu bir konaklama imkanı sunan Birizgardın Otel - Windy Hill Hotel veya benzeri otelimize yerleşiyoruz.
2 Gün: Güne, Elazığ'ın taze havasını soluyarak, otelimizde alacağımız enerji dolu bir kahvaltı ile başlıyoruz. Ardından, Doğu Anadolu'nun saklı cennetlerinden biri olan Tunceli'nin Ovacık ilçesine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkıyoruz. İlk durağımız, Keban Barajı'nın suları üzerinde yükselen Pertek ilçesi. Barajın mühendislik harikası yapısından geçerken, suların altında kalan tarihi Pertek Kalesi'nin hüzünlü silüetini izliyoruz. Bu manzara, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz bir anı sunuyor.
Ardından, 1971 yılında milli park ilan edilen ve 42.674 hektarlık bir alanı kapsayan Munzur Vadisi Milli Parkı'na doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. Tunceli'nin kalbinde yer alan bu vadi, endemik bitki türleri ve zengin hayvan çeşitliliği ile adeta bir doğal laboratuvar. Munzur Çayı'nın coşkulu akışına eşlik ederek, vadinin derinliklerine doğru ilerliyoruz.
Gezimizin en etkileyici duraklarından biri, Munzur Çayı'nın ana kaynağı olan Munzur Gözeleri. Burada, buz gibi suların kayaların arasından fışkırışını izlerken, doğanın mucizesine tanık oluyoruz. Ardından, bölgenin önemli ziyaret noktalarından olan Ana Fatma ziyaretgahında kısa bir mola veriyoruz.
Tunceli merkezde geçireceğimiz serbest zamanın ardından, Bingöl'e doğru yola çıkıyoruz. Akşam yemeği
(Akşam yemeği yöresel restoranlarda (KAVURMA MENÜ) içecek hariç fiyata dahildir).
ve konaklama için Bingöl'ün modern otellerinden Payitaht Otel - Grand Berti Otel veya benzeri bir otelde konaklayacağız.
3 Gün: Güne, Bingöl'ün dingin atmosferinde, otelimizde alacağımız kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, Doğu Anadolu'nun kadim topraklarında, medeniyetlerin izlerini süreceğimiz ve doğanın büyüleyici manzaralarına tanık olacağımız bir yolculuğa çıkıyoruz. İlk durağımız, Anadolu'nun en geniş ovalarından biri olan Muş Ovası. Bereketli toprakları ve zengin tarihiyle bilinen bu ovada, son zamanlarda büyük ilgi gören doğal bir fenomen olan yüzen adaları ziyaret ediyoruz. Sazlıkların ve toprak parçalarının rüzgar ve akıntılarla hareket etmesiyle oluşan bu adalar, görenleri hayran bırakan eşsiz bir manzara sunuyor.
Muş Ovası'ndan ayrıldıktan sonra, türkülere konu olmuş tarihi Murat Köprüsü'ne doğru ilerliyoruz. 13. yüzyılda Selçuklular tarafından inşa edilen bu köprü, nehrin iki yakasını birbirine bağlayarak bölgenin ticaret ve ulaşımında önemli bir rol oynamıştır. Köprünün taş işçiliği, Selçuklu mimarisinin zarafetini ve inceliğini gözler önüne seriyor.
Murat Nehri kenarında vereceğimiz kısa bir fotoğraf molasının ardından, Dünya üzerinde bulunan en büyük Türk mezarlığına doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. Süphan Dağı'nın eteklerine kurulmuş olan Ahlat'a ulaştığımızda, volkanik kayalardan yapılan ve Selçuklu Türk Mezarlığı olarak bilinen devasa boyuttaki mezar taşlarının üzerinde onlarca sembol ve yazıları hayranlıkla izliyoruz. Bu mezarlık, Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerini sergilemekte ve dönemin sanatsal zevkini yansıtmaktadır. Mezar taşlarına işlenmiş sanat harikalarını keşfedeceğimiz mezarlık alanında, Emir Bayındır Kümbeti'ni de ziyaret ediyoruz.
Öğle yemeği için, Van Gölü'ne özgü olan ve sadece bu bölgede yaşayan İnci Kefalı balığının tadına bakacağımız bir restoranda mola veriyoruz (balık tutma yasağı olmadığı tarihlerde). Ardından, Gevaş'ta bizi bekleyen teknemize binerek, Van Gölü'nün mavi sularında yaklaşık 30 dakikalık bir yolculukla Akdamar Adası'na ulaşıyoruz. 10. yüzyılda Kral Gagik adına inşa edilen ve bir dönem Ermeni Patrikliği'ne ev sahipliği yapmış olan Akdamar Kilisesi'ni ziyaret ediyoruz. Kilise üzerindeki kabartmalar, İncil'den sahneleri ve dönemin sosyal yaşamını yansıtmaktadır. Rehberimizin anlatacağı kilise üzerindeki kabartmaların anlamlarını dinledikten sonra, bu tarihi yapının mistik atmosferini soluyoruz.
Günün sonunda, Van'ın merkezinde yer alan ve konforlu bir konaklama imkanı sunan Rönesans Otel veya benzeri bir otelde konaklayacağız.
4 Gün: Güne, Van'ın tarihi atmosferinde, otelimizde alacağımız kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, Urartu Krallığı'nın başkenti Tuşpa'nın izlerini sürmek için Van Kalesi'ne doğru yola çıkıyoruz. M.Ö. 9. yüzyılda inşa edilen bu kale, Urartu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Van Kalesi'ni panoramik olarak seyrettikten sonra, nesli tükenmekte olan ve Van Gölü havzasına özgü bir kedi türü olan Van Kedisi'ni yakından görmek için Van Kedi Evi'ni ziyaret ediyoruz.
Van Kedi Evi'nden ayrıldıktan sonra, Bend-i Mahi Çayı'nın coşkulu sularının döküldüğü Muradiye Şelalesi'ne doğru ilerliyoruz. Geniş bir alanda köpürerek dökülen şelale, doğanın gücünü ve zarafetini bir arada sunuyor. Şelale kenarında vereceğimiz kahve molasında, bu eşsiz manzaranın keyfini çıkarırken bol bol fotoğraf çekiyoruz.
Muradiye Şelalesi'nden sonra, Çaldıran Ovası'na doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. 1514 yılında Osmanlı ve Safevi orduları arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı'nın yaşandığı bu ovada, rehberimizin anlatımıyla tarihin derinliklerine yolculuk ediyoruz. Volkanik kaya kütlelerinin oluşturduğu Tendürek Dağı geçidinden geçerek, Ağrı Dağı'nın eteklerine kurulmuş olan Doğubayazıt'a ulaşıyoruz.
Doğubayazıt'ta, Osmanlı mimarisinin şaheserlerinden biri olan İshak Paşa Sarayı'nı ziyaret ediyoruz. 17. yüzyılda inşa edilen bu saray, Osmanlı ve Fars mimarisinin izlerini taşımaktadır. Dünya üzerinde ilk defa merkezi ısıtma sisteminin kullanıldığı saray, taç kapısı, selamlık ve haremlik bölümleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Sarayın büyüleyici atmosferinde vereceğimiz serbest zamanda, bol bol fotoğraf çekip Doğubayazıt'ı yukarıdan seyretme şansını yakalıyoruz.Alışveriş için verdiğimiz serbest zamanın ardından, akşam yemeği için yöresel bir restoranda buluşuyoruz.
(Akşam yemeği yöresel restoranlarda istediğiniz menüden içecek hariç fiyata dahildir).
Konaklama için, Doğubayazıt Grand Ağa Otel - Tehran Boutique Hotel, Büyük Kale Otel vb. otellerimize geçiyoruz.
5 Gün:
Güne, otelimizde alacağımız kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, yolculuğumuza Iğdır Tuz Mağaraları'na doğru devam ediyoruz.
Binlerce yıllık geçmişe sahip olan bu mağaralar, hem doğal güzellikleri hem de sağlık turizmi açısından önemli bir yere sahiptir.
Mağaraların içinde yapacağımız yürüyüşte, tuz kristallerinin oluşturduğu eşsiz manzaralara tanık olurken,mağaraların şifalı
havasını soluyacağız.
Tuz Mağaraları'ndan ayrıldıktan sonra, medeniyetlerin beşiği Ani Harabeleri'ne doğru yola çıkıyoruz.
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Ani, binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Ani Harabeleri'nde yapacağımız detaylı bir gezi ve rehberimizin anlatımıyla, bu kadim şehrin gizemli atmosferinde kaybolacağız.
Ani'nin surları, kiliseleri ve camileri,geçmişin izlerini günümüze taşıyor.
Ani Harabeleri gezimizin ardından, Kars şehir merkezine doğru ilerliyoruz. Kars'a vardığımızda, Kafkas Cephesi Müzesi'ni ziyaret ederek,
Kars'ın yakın tarihine tanıklık ediyoruz. Ardından, Fethiye Camii'nin tarihi dokusunu, Kars Kalesi'nin ihtişamını ve Kars'ın tarihi sokaklarının
otantik atmosferini keşfediyoruz. Şehir merkezinde vereceğimiz serbest zamanda, yöresel ürünler satan dükkanları gezebilir ve
Kars'a özgü lezzetlerin tadına bakabilirsiniz.
(Akşam yemeği yöresel restoranlarda istediğiniz menüden içecek hariç fiyata dahildir).
Konaklama için otelimize geçiyoruz. (Konaklama: Kars - Işıl Park Otel - Büyük Kale Otel vb.).
Dileyen misafirlerimiz, Kars'ın yöresel müzik ve danslarının sergilendiği Kafkas Gecesi'ne katılabilirler.
6 Gün: Güne, otelimizde alacağımız kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, Aras Nehri'nin kıvrımlı rotasını takip ederek, Horasan üzerinden Erzurum'a doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkıyoruz. Yolculuğumuzun ilk durağı, 1. Dünya Savaşı'nda binlerce vatan evladının şehit düştüğü Sarıkamış. Şehitlikleri ziyaret ederek, bu vatan toprağı için canlarını feda eden kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz. Sarıkamış'ın hüzünlü atmosferi, yüreklerimizde derin bir iz bırakıyor.
Sarıkamış'tan ayrıldıktan sonra, İlhanlılar döneminde inşa edilen tarihi Çobandede Köprüsü'nü ziyaret ediyoruz. Aras Nehri üzerinde bulunan bu köprü, İlhanlı mimarisinin zarafetini ve inceliğini yansıtmaktadır. Köprünün taş işçiliği, dönemin mühendislik ve sanat anlayışını gözler önüne seriyor.
Çobandede Köprüsü'nü gördükten sonra, Doğu Anadolu'nun tarihi ve kültürel başkenti Erzurum'a ulaşıyoruz. Erzurum'da, ilk olarak Doğu'nun en büyük Ulu Camisi ve ülkemizin en büyük medresesi olan Çifte Minareli Medrese'yi ziyaret ediyoruz. 13. yüzyılda inşa edilen bu medrese, Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Medresenin ihtişamlı minareleri ve taş işçiliği, ziyaretçilerini büyülüyor.
Ardından, Selçuklu dönemi anıt mezarları olan Üç Kümbetler alanına geçiyoruz. Farklı dönemlerde inşa edilen bu kümbetler, Selçuklu mezar mimarisinin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtmaktadır. Buradaki gezimizi tamamladıktan sonra, Erzurum'un simgelerinden biri olan Yakutiye Medresesi'ni ziyaret ediyoruz. 14. yüzyılda inşa edilen bu medrese, İlhanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Medresenin çini işçiliği ve geometrik desenleri, ziyaretçilerini hayran bırakıyor.
Rehberimizin anlatımlarını dinledikten sonra, Erzurum'un ünlü Oltu taşı işçiliğini görmek ve alışveriş yapmak için Taş Han'da serbest zaman veriyoruz. Taş Han, 16. yüzyılda inşa edilmiş tarihi bir handır ve günümüzde Oltu taşı ürünleri satan dükkanlara ev sahipliği yapmaktadır.
Günün sonunda, Erzincan'daki otelimize (Grand Yeniçeri Otel - Lala Grand vb.) geçiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde.
7 Gün: Güne, Erzincan'ın sakin atmosferinde, otelimizde alacağımız kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, Fırat Nehri'nin kıyısında, medeniyetlerin izlerini süreceğimiz unutulmaz bir yolculuğa çıkıyoruz. İlk durağımız, Kemah yolundan ulaşacağımız Kemaliye. Doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bu şirin ilçede, Fırat Nehri'nin sarp yamaçları boyunca uzanan Karanlık Kanyon'a ulaşıyoruz. Milyonlarca yılda oluşan bu kanyon, doğanın gücünü ve zarafetini bir arada sunuyor. Kanyonda yapacağımız aktivitelerle hem eğlenecek hem de bu eşsiz manzaranın tadını çıkaracağız.
Karanlık Kanyon'dan ayrıldıktan sonra, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası'na doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. 13. yüzyılda inşa edilen bu eşsiz yapı, Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Cami ve darüşşifanın taş süslemeleri, görenleri hayran bırakan bir zarafete sahiptir.
Divriği'den sonra, Anadolu'nun tarihi şehirlerinden biri olan Sivas'a doğru ilerliyoruz. Sivas'ta, ilk olarak Selçuklu dönemine ait Buruciye Medresesi'ni ziyaret ediyoruz. Ardından, Çifte Minareli Medrese ve Şifahiye Medresesi'nin tarihi dokusunu keşfediyoruz. Sivas Kongresi'nin yapıldığı ve günümüzde müze olarak hizmet veren tarihi Sivas Lisesi'ni de ziyaret ettikten sonra, şehir merkezinde akşam yemeği ve alışveriş için serbest zaman veriyoruz.
Günün sonunda, Sivas'taki otelimize (Eretna Hotel vb.) yerleşiyoruz.
8 Gün:
Güne, otelimizde alacağımız yöresel lezzetlerle zenginleştirilmiş kahvaltımızla başlıyoruz. Ardından, Anadolu'nun tarihi ve kültürel zenginliklerini
keşfetmek için Kayseri'ye doğru yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Selçuklu döneminin önemli sağlık merkezlerinden biri olan
Cevher Nesibe Şifahanesi. 1206 yılında Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılan bu şifahane,
Anadolu'nun ilk tıp fakültesi olarak da bilinir.Cevher Nesibe Şifahanesi, sadece bir hastane değil, aynı zamanda tıp eğitimi verilen bir
medrese olarak da hizmet vermiştir. Burada, dönemin önde gelen hekimleri tarafından çeşitli hastalıkların tedavisi yapılmıştır.
Tedavi yöntemleri arasında bitkisel ilaçlar, cerrahi müdahaleler ve müzikle terapi gibi yöntemler bulunmaktadır.
Şifahane, Selçuklu tıbbının gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
Cevher Nesibe Şifahanesi'nden ayrıldıktan sonra, Selçuklu mimarisinin bir başka şaheseri olan Hunat Hatun Medresesi'ne geçiyoruz.
Kesme taştan inşa edilmiş olan bu külliye, cami, medrese, hamam ve türbe bölümlerinden oluşmaktadır.Medrese, Selçuklu taş işçiliğinin
en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Giriş kapısı üzerindeki geometrik desenler ve bitkisel motifler, dönemin sanatsal zevkini
yansıtmaktadır. Medresenin iç avlusu, revaklarla çevrilidir ve avlunun ortasında bir havuz bulunmaktadır.
Medresenin odaları, öğrencilerin eğitim ve konaklama ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Ardından, Sahabiye Medresesi ve Kurşunlu Camii'ni ziyaret ederek, Kayseri'nin tarihi dokusunu keşfetmeye devam ediyoruz.
Dönüş uçuşumuz 18:00'da olacak sizleri Kayseri Havalmanından yolculadıktan sonra turumuz son bulacaktır.